Sayfalar

22 Eylül 2013 Pazar

İsrail'den Suriye'deki el Kaide'ye 50 milyon dolar. İsrail, Suriye'deki teröristleri son bir gayretle ayakta tutmaya çalışıyor

el kaideye 50 milyon dolar
el kaideye 50 milyon dolar


"İsrail ve Müttefikleri, Suriye'deki Muhalif Militanları Silahlandırarak Halep’i Elde Tutmayı Deniyor"



Press TV Beyrut’tan politik yorumcu Rıdvan Rızk ile İsrail medyasında yer alan, İsrail’in Suriye’deki isyancılar için silah ve malzeme sağlamak üzere Suudi Arabistan ile 50 milyon dolarlık bir anlaşma yaptığına dair haber hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
Aşağıdaki metin bu röportajın yaklaşık bir çözümüdür.



Press TV: Suudi Arabistan'ın Tel Aviv ile silah satın alma hususunda bir anlaşmaya vardığını çok açık bir biçimde duyuyoruz. Sizce bu eşi benzeri görülmemiş bir şey midir veya sadece Suudi Arabistan ile değil bilakis diğer bölge ülkeleriyle de olmuş mudur?

Terör örgütüydü baş tacı oldu; el Kaide'nin dönüşümü

el Kaide
el Kaide


"El Kaide ve ABD Politikasında Konsept Değişimi"


"Suriye krizinden evvel ABD El Kaide’yi Washington’un çok kritik menfaatlerini tehdit eden tehlikeli bir grup olarak kabul ediyordu. Ancak Suriye krizinden sonra bu konsept dönüşüme uğradı."

Press TV 

Suriye krizinden evvel ABD El Kaide'yi Washington'un çok kritik menfaatlerini tehdit eden tehlikeli bir grup olarak kabul ediyordu.  Ancak Suriye krizinden sonra bu konsept dönüşüme uğradı. 

El Kaide 2001 yılında ABD tarafından Afganistan'ın işgali koalisyonunu oluşturmak için ana bahane olarak kullanılsa da, şimdi Suriye'de Washington'un desteğinin tadını çıkarıyor. El Nusra Cephesi El Kaide'nin Suriye'deki kolu olduğunu resmen ilan etti ve Batı hala bu gruba ve bu Arap ülkesindeki diğer terörist gruplara yardım ve silah göndermeye devam ediyor. 

Gelişim meselesi bakımından, ifade hürriyeti, demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar ABD ulusal çıkarlarına göre belirleniyor. İfade hürriyeti ancak Washington'un menfaatlerine karşı bir tehdit olmadığı sürece destekleniyor. Amerikalı muhbir Edward Snowden'in durumu ve Press TV gibi bağımsız haber kanallarının yasaklanmasına yönelik çabalar bunun örnekleridir.

Usame bin Laden bir CIA ajanıydı. El Kaide, CIA ve MOSSAD tarafından kuruldu, kullanıldı, kullanılıyor.

usame bin ladin
usame bin ladin


11 Eylül sabahı, haber kanalı CNN tarafından Dünya Ticaret Merkezi'nin kulelerinden birinin alevler içindeki ilk görüntüleri yayınlanmıştı. Bunun kaza mı, yoksa bir saldırı mı olduğu henüz bilinmezken, CNN spikerleri, Üsame Bin Ladin'in bu olaydan sorumlu olabileceğin­den bahsetmişlerdi. Zamanla bu hipotez, insanî açıdan kabul edilebilir tek açıklama olarak benimsenmiştir. Böylesi barbarca saldırıların, yalnızca, medenî dünyaya tamamen yabancı olan, Batıya karşı akıl almaz bir nef­retle dolu ve elleri kanlı birisinin eseri olabilirdi.

Bu ca­navar çoktan belirlenmişti bile: ABD'nin bir numaralı düşmanı Üsame Bin Ladin. Söylenti, ilk önce "genelde iyi bilgilere sahip" veya "soruşturmaya yakın kaynaklar­ca" basına verilen gizli bilgilerle beslenmiş, Colin Powell kamuoyu karşısında Bin Ladin'i "zanlı" olarak nite­lediğinde resmileşmiş veGeorge W. Bush onu suçlu ola­rak gösterdiğinde de dogma haline gelmiştir.

Bugüne kadar bu suçlama kamuoyu önünde açıklanmamıştı. Amerikan otoriteleri, Üsame Bin Ladin'in kendilerince itiraf niteliğindeki video kasetini yayınladıklarında, bu­nun yeterli olduğunu düşünerek, ispatlama ihtiyacı duymamışlardı.

Usame Bin Ladin1, 1931'de Saudi Binladin Group'un (SBG) kurucusu olan şeyh Muhammed Bin Ladin'in elli dört çocuğundan birisidir. Suudi Arabistan'ın en büyük holdingi olan bu holding, cirosunun yarısını inşaat ve kamu işlerinde, diğer yarısını da mühendislik, gayri menkul, dağıtım, telekomünikasyon ve yayın alanların­dan elde ediyordu. Holding, İsviçre Yatırım Şirketi olan SİCO'yu (Saudi İnvestment Company) kurmuştur. Bu şir­ket de, Suudi National Commercial Bank'ın şubeleriyle birlikte birkaç şirket açmıştır. SBG, General Electric, Nortel Networks ve Cadbury Schvveppes'de önemli katı­lım paylarına sahiptir. ABD'deki sanayi faaliyetlerini, Muhammed el-Fayed'in eski kayınbiraderiAdnan Kaşık­çı temsil etmektedir. Holdingin parasal malvarlığı ise Cariyle Group tarafından idare edilmektedir.

Dr. Goebbels'in vasiyeti uygulama görevlisi, terörist Carlos'un koruyucusu ve Binladin Group'un danışmanı Nazi ban­kacı François Genoud, 1996'ya kadar Holding'in şubele­rini kurma işlerini gerçekleştirmişti. Binladin Group, Suud-Vehhabi rejiminin ayrılmaz bir parçasıdır; öyle ki çok uzun bir süre Mekke ve Medine gibi kutsal mekanların onarımının tek ve resmi müteahhidi olmuştur. Aynı şe­kilde Suudi Arabistan'daki ABD askeri üslerinin yapımı­nı ve Körfez Savaşı’ndan sonra Kuveyt'in inşaatını üst­lenmiş, Bağımsız Devletler Topluluğu pazarının büyük bir kısmını o almıştır. Şeyh Muhammed Bin Ladin'in 1968'de kaza sonucu vefatından sonra büyük oğlu Salem işlerin başına geçmiştir. Salem Bin Ladin de, 1988'de Teksas'ta vuku bulan bir uçak kazası sonucu vefat et­miştir. Artık Binladin Group, kurucusunun ikinci oğlu Bekr tarafından yönetilmektedir.


1957'de doğan Üsame, Kral Abdulaziz Üniversitesi İk­tisadi ve İdari Bilimler mezunudur. Zeki bir işadamı ola­rak bilinmektedir. Üsame Bin Ladin, Aralık 1979'da vasi­si Prens Türki el-Faysal el-Suud (1977’den 2001'e kadar Suud gizli servisleri müdürü) tarafından CIA'nın Afganis­tan'daki gizli harekatını, parasal olarak yönetmek için çağrılmıştır. On yıl içinde CIA, Sovyetler Birliği'ni başarı­sız kılmak için Afganistan'a 2 milyar dolar para yatırmış­tır; bu harekat, CIA'nın bugüne kadar gerçekleştirdiği en pahalı harekat olmuştur. Suud ve ABD servisleri, mili­tanları toplamış, bunları eğitmiş, silahlandırmış, Sovyetler'e karşı verilen savaşı bir cihad adı altında manipüle edip kullanmıştır.2Üsame Bin Ladin, bu kural dışı dün­yanın ihtiyaçlarını "el-Kaide" (tam anlamıyla "üs") siste­mi üzerinden idare etmiştir.

Rusya'nın yenilgisinden sonra ABD, Kızıl Ordu'ya kar­şı savaşmak için Arap-İslam aleminin her bölgesinden topladıkları savaş liderlerinin ve mücahidlerin eline bı­raktıkları Afganistan'a karşı tamamen ilgisiz kalmıştır. Üsame Bin Ladin, o andan itibaren CIA için çalışmayı bı­rakmış ve bu savaşçıları kendi çıkarları için bir araya toplamıştır. 1990'da Suud Krallığı'na, laik Saddam Hüse­yin mürtedini, Kuveyt'ten çıkarmak için el-Kaide'yi kullan­mayı teklif etmiştir. Suudi Arabistan'ın, Baba BushDick Cheney (o zamanlar Savunma Bakanı) ve Colin Powell (o zamanlar Genel Kurmay Başkanı) tarafından yönetilen ko­alisyonu tercih etmesinden hiç hoşlanmamıştır.

El Kaide İsrail’i korumak ve İslam dinini kötü göstermek amacı ile kuruldu

el kaide
el kaide


Barrett: El Kaide’nin Batılı gizli servisler tarafından kurulmasının daha önemli bir nedeni de İsrail’in ve Batı’nın tüm dünyadaki düşmanlarına saldırmak için bir Arap lejyonu olarak kullanılmak istenmesidir.


Kevin Barrett: El Kaide İsrail'i Korumak için Kuruldu

Bir politik analist “Batılı gizli servisler  El Kaide terörist grubunu İsrail çıkarlarını korumak ve diğer ülkelere askeri müdahalelerini meşru göstermek için yarattı” dedi.

Dr. Kevin Barrett Çarşamba günü Press TV'ye  verdiği röportajda “Teröre karşı savaşın gerçek öyküsü bize anlatıldığı gibi değil.  ABD'nin Suriye'yi El Kaide için bombalaması  gözüktüğü kadar tuhaf değildir” dedi.

Barrett bu açıklamaları Senatör Rand Paul'un “Obama'nın Amerikalılardan 11 Eylül saldırılarından 12 sene sonra El Kaide ile müttefik olmalarını istemesini” eleştirmesi üzerine yaptı.

Paul Salı günü yaptığı açıklamada Washington'un Suriye saldırı planını kastederek  “El Kaide tarafından saldırıya uğramamızın 12 sene sonrasında , 3000 Amerikalının El Kaide tarafından öldürülmesinin ardından Başkan Obama şimdi bizden El Kaide ile ittifak yapmamızı istiyor” demişti.

İkiz Kulelerin yıkılışını seyrederken sevinç çığlıkları atan 5 Yahudi genç MOSSAD ajanları mıydı?

ikiz kuleler
ikiz kuleler


9/11 MOSSAD-El KAİDE BAĞLANTISI

ABD'nin "terörizmle savaş"ında sık sık kullandığı bir "psikolojik savaş" ürünü kelime var: terörist cells; "uyuyan teröristler". 


9/11 çerçevesinde İngiliz basınında bugünlerde başka bir kelime daha masaya yatırıldı : Spy cells; "uyuyan casuslar". Glasgow Herald gazetesinin 2 Kasım Pazar günkü nüshasında Neil Mackay imzalı 'İsrailliler, İkiz Kulelere uçakların çakılmasını film gibi seyrettiler' başlıklı bir haber vardı. Haber, El Cezire, El Ahram veya Karachi Dawn'da yayımlansaydı "klasik antisemitik" yaklaşımlardan biri olarak algılanırdı. Oysa "Uyuyan MOSSAD casusları ile 11 Eylül-El-Kaida bağlantısı" iddialarının yazarı bir İngiliz. İngiltere'de İsrail'in en tehlikeli ülke olarak görülmesi boş yere değil!

Fransız istihbaratına göre 'Uyuyan Arap teröristler', Aralık 2000'den Nisan 2001'de kadar Phoenix, Arizona, Miami, Hollywood ve Florida'da 'uyuyan İsrailli casuslar'ın gölge takibinde yaşamış! 11 Eylül'ün iki lideri Muhammed Atta ve Marwan al-Shehi'yi bir grup izlerken, Hamburg'dan ayrıldıktan sonra Hollywood ve Florida yaşayan 3 intiharcıyı diğer bir Mossad grubu takip etmiş. 25 bin kişinin yaşadığı Hollywood'da birbirine yakın yaşayan 5 eylemcinin komşuları Bahar 2001'den beri ABD'ye merak saran resim öğrencilerinin üçü. Hemde Atta ve Shehi'nin kiraladığı dairenin kapı komşusu olarak. 2 öğrenci de nedense 8 intiharcının yaşadığı kuzey kenti Fort Lauderdale'yı tercih etmiş. MOSSAD yetkilileri bizzat gelerek Ağustos 2001'de FBI'ya 200 potansiyel teröristin listesini vermiş, ama eylemin ABD dışındaki hedeflere yapılacağını ileri sürerek bir nevi hedef saptırmış!

En sırlı olay ise kuşkusuz zanlı 5 Yahudinin hâlâ cevaplanamayan tavırları. İkiz Kulelerin yıkılışını seyrederken sevinç çığlıkları atan 5 Yahudi genç, beyaz renkli Chevrolet van kendisini polise Maria olarak tanıtan bir Amerikalının rezerve yerine park etmişti. 911'i arayan Maria, polise "Bir grup adam benim parkımda minivanları üzerine çıkarak adeta film izlermiş gibi faciayı mutluluk içinde seyrediyorlar. Bana şok geçiriyorlarmış gibi gelmedi" dedi. Maria, arabanın plakasını da almayı başardı. FBI devreye girince Urban Moving şirketine kayıtlı araç, içinde 5 Yahudi gençle New Jersey's Giants stadyumunda bulundu. Arabanın içinde 4700 USD, yabancı pasaportlar, 19 intihar eylemcisinin kullandığı Stanley Knife tipinde çakı-bıçak vardı. Aracı kullanan Yahudi genç polise verdiği ilk ifadede şunları söyledi: 'Biz İsrailliyiz, Sizinle bir sorunumuz yok. Filistinliler problemdir.' 

Uçakların otomatik pilot sistemi ele geçirildi. Bu şekilde nokta vuruşu ile ikiz kulelere çarptırdılar

11 eylul 2001
11 eylul 2001


İlk bakışta olaylar tartışılmaz görünmektedir. Oysa ayrıntılara daldıkça tezatlar ortaya çıkmaktadır.

İki uçağın birincisi American Airlines Boeing 767 (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 11) ve ikincisi de United Airlines (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 175) olarak FBI tarafından belirlenmiştir. Şirketler bu uçakları kaybettiklerini teyit etmişlerdir.

Eylem esnasında cep telefonları aracılığıyla yakınlarını arayabilmiş olan yolcular sayesinde hava korsanlarının, klasik olarak yapıldığı gibi, kokpiti tecrit etmek için yolcuları uçağın arka kısmına götürdüklerini bilmekteyiz. Yolcu sayısının az olması işlerini kolaylaştırmıştır: 11 sefer sayılı uçakta 81 kişi ve 175 sefer sayılı uçakta ise 239 kişi bulunmaktaydı.
Yolcuların telefonla aktardığı bilgilere göre korsanlar, yalnızca kesici silahlar taşımaktaydılar.[18] Amerikan hava alanları kapatıldıktan sonra havada bulunan bütün uçaklar yere inmiş ve FBI tarafından aranmıştır. Aranan iki uçakta -43 sefer sayılı (Newyork-Los Angeles) ve 1729 sefer sayılı (Newyork-San Fransisco)- kullanılan bıçakların aynıları koltukların altında saklanmış olarak bulunmuştur. Araştırmacılar bütün hava korsanlarının aynı model bıçakları kullandıkları sonucuna varmışlardır. Daha sonra CIAUsame Bin Ladin'in Afganistan'da ikamet ettiği bir evde, İslamcıların bu bıçakların kullanımı hakkında özel eğitim aldıklarını gösteren birkaç torba bıçak bulmuştur.

Saldırıyı emreden kişinin, eylemlerinin kısmen veya tamamen neticesiz kalma riskini göze alarak adamlarına ateşli silah vermeyi ihmal ettiğini düşünmek pek anlaşılır şey değil. Özellikle de, uyarlanmış tabancaların[19], bıçaklardan çok daha rahat havaalanı denetleyicilerinin denetiminden kaçabildiğini bildiğimizde bu olay daha da şaşırtıcı bir hal almaktadır.

Neden böyle sorular soruluyor? İyi bilinen kolektif tahayyülde, Araplar, yani İslamcılar, kurbanlarını boğazlamayı severler. Bu silahların bıçak olması, sonuç olarak hava korsanlarının Arap olduklarını düşünmemizi sağlar. Oysa bu o kadar kolay ispatlanabilir bir şey değildir.

New York'a gelmeden önce, pilotların kuleleri yukardan değil de karşıdan görebilmeleri için uçakların oldukça alçalmaları gerekmiştir. Gökyüzünden bakıldığında, kentler planlara benzerdir ve orada görsel işaret noktaları yok olur. Kulelere çarpabilmek için önceden çok alçak bir yükseltide bulunmak gerekir.

Pilotların hem crash'in/çarpmanın yükseltisini ayarlamaları hem de uçaklarını yanlamasına konumlamaları gerekmiştir. İkiz Kulelerin eni 63 metre70 cm.'dir. Boeing 767'nin çapı 47 metre 60 cm.'dir. Videolara baktığımızda, uçakların hedefi tam merkezinden vurduğunu görmekteyiz. Uçakların, yönlerinde sadece 55 metre 65 cm.'lik bir kayma olmuş olsaydı hedeflerini kaçırmış olurlardı. Normal bir hızla (700km/saat), bu mesafe saniyenin onda üçü kadar bir sürede katedilmiş olur. Bu uçakların çok fazla kullanışlı olmadıklarını göz önünde tutarsak bunu başarmak, mesleğinde pişmiş pilotlar için bile güç bir iştir ki hiç uçak kullanmamış acemiler için imkansız olduğu gibi acemi pilotlar veya bu mesleğe yeni başlamış pilotlar için de imkansızdır.

ABD Başkanı Bush, 11 Eylül saldırılarını canlı izledi. CIA saldırıları engellemedi, sadece can kayıplarını minimize etti.

11 eylül saldırısı
11 eylül saldırısı

(...)

İkiz Kulelerde 30-40 bin kişi bulunduğunu ve her Kulenin 110 kata sahip olduğunu varsaydığımızda, ilk crash'ın(çarpmanın) vuku bulduğu saatte her katta yaklaşık en az 136 kişi bulunuyor olmalıydı. Birinci Boeing kuzey kuleye 80. ile 85. katları arasında çarpmıştır. Bu katlarda bulunanlar çarpışma anında ya çarpışmanın etkisiyle ya da patlamanın neticesinde ölmüşler. Üst katlarda bulunan kişiler, yangın yukarıya doğru ilerlediği için kapana kısılmışlardı. Bazıları yangından ölmektense dışarıya atlamayı tercih etmiştir. Sonunda yapı yıkılmıştı. Demek ki çarpışmanın vuku bulduğu katta ve onun üzerindeki otuz 30, katta bulunanların hepsi ölmüştür. Ortalama hesaba göre ölü sayısı en az dört 4 bin 80 olmalıydı.
Oysa 9 şubat 2002 tarihli resmi bilançoya göre, New York'ta vuku bulan iki saldırıda toplam 2 bin 843 kişi ölmüştür. (bu rakama Boeingin mürettebatı ve yolcuları, kulelerin yıkılmasından dolayı ölen polis ve itfaiyeciler ve kulede bulunan kişiler dahildir).[26] Bu rakam, ilk ortaya atılan ihtimallere göre çok düşüktür ve görünenin tersine saldırıların, büyük ölçekte insan kaybını hedeflemediklerini düşündürmektedir. Tam tersine özellikle üst katlarda bulunan çalışanların, söz konusu saatte, bürolarında bulunmaması için önceden bir müdahale yapılmış olmalıdır.Böylece, İsrail gazetesi Ha'aretz, elektronik mesaj konusunda lider bir firma olan Odigo'nun saldırıların gerçekleşmesinden iki saat önce New York'taki saldırılar hakkında bilgi içeren anonim uyarı mesajları aldığını açıklamıştır. Bunlar, firmanın müdürü Micha Macover tarafından teyit edilmiştir.[27] Ne kadar herkes bunları aynı derecede ciddiye almamış olsa da kuzey kulede bulunanlara her türlü uyarılar gönderilmiş olabilir.
Burada Oklahoma City'de 19 Nisan 1995'te vuku bulan saldırıya benzer bir şemayla karşı karşıyayız. O gün Federal bina Alfred P. Murrah'da çalışan memurların büyük bir kısmı, öğleden sonra izinli olmuşlardı ve böylece bombalı araba saldırısı yalnızca 168 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bugün, bu saldırının FBI'ın içine sızdığı aşırı sağcı bir örgüte ait milisler tarafından gerçekleştirildiğini bilmekteyiz.[28]Oklahoma City'de FBI, haberini aldığı bir saldırının gerçekleşmesine izin vermişti; kayıpları sınırlamakla yetinmişti.

Şimdi başkan George W. Bush'un şu tuhaf ifadesine bir bakalım. Orlando'da, 4 Aralık'ta yaptığı bir mitingdeydi.[29]

Soru: Sayın Başkan, her şeyden önce ülkemiz için ne kadar çok şey yaptığınızı bilemezsiniz. Soruma gelince, terörist saldırıyı haber aldığınızda neler hissettiniz?

Bu güne değin en çok tıklanılanlar